1. 1 mayıs kendilerine solcu unvanını yakıştıranların kandili. sosyal medya tebrik, ve kutlama mesajı ile dolu. kutlayanların çoğunun işçilikle alakası yok. bir de meydanlara çıkma gazı, zorunluluğu. haydi meydanlara! onlara günlerini göstereceğiz! ben ve arkadaşlarım bir gazla meydanlara insek, bundan gururlanacak olan yine onlar. polisten dayak yeme ihtimali olan ben, gururlanan onlar. beton zeminde sıcağın anlında halay çeken ben, gururlanan onlar. hafta içleri patron, 1 mayıs'ta goygoycular sömürür emeğimi. hani akla mantığa uygun bir şey yapsalar, ne bileyim, dayanışma pikniği felan düzenleseler bari, dayanışma ruhuysa önemli olan. yok ama haydi alanlara! o bayraklar sallanacak, o pankartlar açılacak, sonra kaç kişi toplandığımızı sayacak büyüklerimiz.

    ben işçi olsam alayına sittiri çekerim. sanane kardeşim benim bayramımdan!? sana mı soracağım ne yapacağımı?
  2. düşündüğüm şey, alanlarda toplanıp marşlar söylemenin bir faydasının olmadığı. mevcut düzene baş kaldırmanın yolu bu değil. gövde gösterisinin; ne kadar çok, kalabalık, coşkulu olduğumuzla ilgili mastürbasyonun pratik bir karşılığı yok. iktidarlar buna hazırlıklılar çoktandır. görünüşte kalan bu militer örgütlülük büyüsünü altetmeyi çoktan öğrendi iktidarlar.

    ezber bozmak lazım. sadece iktidarlara karşı değil, köhneleşmiş partilere karşı da ezber bozmak lazım. ne kadar sağlam çelik bir yumruk olduğumuza ilişkin hayalleri bir kenara bırakmak lazım. devrimin böyle geleceği yok. kimse asker değil, olmamalı da zaten.

    bu yeni düzenin, yeni ekonominin, neoliberalizmin, yeni faşizmin, adına ne derseniz deyin, insanlık hissiyatımızı zımparalayan, unutmaya zorlayan, hissetmemeye zorlayan, doğayı elimizden alan, yeşile ulaşmamızı engelleyen, buna fırsat tanımayan, unutturan, parasını vermeden el ele tutuşmamızı, birbirimize bakıp gülümsememizi çok gören bu tertibe karşı tepki göstermenin yolu 1 mayısta meydanlara inmek, marşlar söylemek değil kesinlikle.

    yeni bir düşünüş gerekli. içimize bizi tekrar döndürecek, insan olmanın güzelliğini hissettirecek bir toplu isyan gerekli. meydanlara çıkmak değil. kel bırakılmaya çalışılan dağlarda yürümek, yok edilmeye çalışılan çimenlerde piknik yapmak, bitirilmeye çalışılan ağaçların gölgesinde salıncakta sallanmak, parsellenmekten yer kalmayan deniz kenarlarında çay içip sohbet etmek, mesaj kaygısı olmadan şarkılar söylemek, yok edilmeye çalışılan derelerde yüzmek, elimizden alınan topraklara domatesler biberler ekmek...

    insanın yüreğine bunların güzelliği değmedikçe, istediği kadar meydanlarda yürüsün, hiçbir şeyi değiştirmesi mümkün değil. "yollar yürümekle eskimez"* diyerek yıllar evvel çözmüş bu işi iktidarlar.

    *suleyman demirel sözü